Hekim Hakları
Çağdaş bilimsel tıp olanaklarını uygulama hakkı
Hekimlik mesleği, son yıllarda yükselen bir ivme ile gelişen iletişim ve bilgisayar teknolojisine
her düzeyde gereksinen bir uygulamaya dönüşmüştür. Tıp eğitiminde yüksek teknolojinin
tıptaki uygulama alanları ile tanışan bir hekimin iş yaşamında tanı ve tedavide söz konusu
gelişmeleri yaşamayı istemesi hakkıdır. Bu duruma resmi bir hastaya bakıyorsa hekim
hastasını ileri bir merkeze sevk edebilir.
Mesleğini uygularken etik ilkelere bağlı olma hakkı
Hekim mesleğini uygularken etik ikilemlerde yasal, politik, toplumsal, estetik ve ekonomik
değerlerle çatışabilir. Bu çatışmayı çözümlerken hekimin özgür ve bağımsız karar verme
hakkı olmalıdır.
Hekimin baskı altında olmadan mesleğini uygulama hakkı
Mesleki uygulamada hekimin gereksinim duyduğu klinik özgürlüğün sağlanmasına engel
olabilecek her türlü baskı girişimi mesleğin doğasıyla çelişir. Özellikle adli hekimlik alanında
sorun çıkartabilen bu durumda hekim Cumhuriyet Savcılığına, Türk Tabipleri Birliğine, Dünya
Hekimler Birliğine ve iç hukuku tükettiyse Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna başvurabilir.
Hekimin kendi değerlerine ters düşen durumlardan kaçınma hakkı
Hastanın değerlerine saygı duyulan bir ilişkide, hekimler kendi değerlerini (hastalar açısından
olumsuzluk yaratmamak koşulu ile) savunabilirler. Bir hekim kendi değerlerine ters düşen
uygulamalara zorlanmamalıdır.
Hekimin sağlığını koruma hakkı
Hekimin mesleğini uygularken sağlık risklerini en aza indirecek çalışma koşullarını talep etme
hakkına sahip olmalıdır. Bulaşabilirlik potansiyeli yüksek olan hastalıklarda hekimin kendi
sağlığını tehlikeye atmama hakkını da tartışmak gerekir. Hekimliği seçmekle kendisine zarar
verebilecek bir süreci önceden kabul etmiş varsaymak, haksız temele oturtulmuş bir
görüştür. Hekimlik mesleğine yönelen genç insanlar bu kararı verdiklerinde hastalıklar,
bulaşabilirlik ve riskler konusunda hemen hemen bir şey bilmemektedirler Kaldı ki hekimin
böyle bir zarar sürecini bilse bile zarardan korunma hakkı olmalıdır.
Hekimin hastayı reddetme hakkı
Hasta-hekim ilişkisinin temelinde yer alan öğe güvendir. Hekimin kendisine güven duymayan
hastayı reddetme hakkı olmalıdır. Kendisindeki bulaşıcı hastalığı hekime söylemeyen hasta
da olduğu gibi. Bu durum hekimlik onurunun korunmasının olmazsa olmaz koşuludur.
Kamu kuruluşlarında ve tüzel kişiliği olan kurumlardaki hekim ve diğer sağlık mensupları
hastayı kabul etmek zorundadır. Özel olarak çalışmasını yürüten bir hekim bir yerde tekse
hastayı kabul etmemezlik yapamaz. Yine deprem, savaş ve kitle kazalarında sağlık mensubu
tüm hastalara bakmak zorundadır. Bu itibarla hekimin hastaya bakıp bakmamakta serbest
oluşu; acil yardım, resmi ya da insani vazifenin ifası gibi hallerle sınırlıdır. Bu durumlarda
müdahale zorunludur. Ancak; Hekim ya da diş hekimi acil yardım, resmi ya da insani görevin
yerine getirilmesi hariç olmak üzere mesleki ve kişisel sebeplerle hastaya bakmayabilir (Tıbbi
Deontoloji Tüzüğü 18. madde).
Hekimin yönetsel süreçlere katılma hakkı
Hekimin hem bulundukları kurumlarda, hem de ülke ile ilgili yönetsel süreçlerde etkili olma ve
sağlıkla ilgili hazırlanan mevzuatta görüş bildirme hakkı olmalıdır.
Hekimin danışma hakkı
Hekimlik mesleğinin gelişimi, hekimin tek karar verici durumundan "karar veren bir ekibin
üyesi" konumuna doğru değişmesini de beraberinde getirmiştir. Resmi belgelerde
sorumluluğun ve ödevin sürekli "kişiselliğinin" öne çıkışı, belirtilen belgelerin, bu değişimin
öncesinde hazırlanmış olmalarına bağlıdır. Hekimin gereksinim duyduğu anda konsültasyon
hakkı olmalıdır. Bu danışmanlık süreci, tanı ve tedavi sorunları için olduğu kadar, etik
sorunlar içinde söz konusu olabilir. Her hekimin, etik karar verirken yetersiz kaldığı
durumlarda bir klinik etik uzmanından danışmanlık istemeye hakkı olmalıdır.
İyileşme garantisi vermeme hakkı
Tedaviye gelen hastayla hekim arasında bir sözleşme yapılmış sayılır. Sözleşme gereği
hekim başladığı tedaviyi sonuçlandırır, eksikleri tamamlar, hastayı iyileşinceye kadar takip
eder. Hekimin bu sözleşmede hastanın tamamen iyileşeceğini söylemeye hakkı yoktur (diş,
ortopedi protezleri ve estetik cerrahi hariç). Hastada hekimden böyle bir söz talep edemez.
Hekim sadece tıp ilkelerine ve kurallarına göre gereken tedaviyi ve ameliyatı yapmaya ve
tedavi prensiplerini en iyi şekilde uygulamaya söz vermiş sayılır. Hekim bilimsel gereklere
uygun olarak tanı koyar ve gereken tedaviyi uygular. Bu çalışmaların kesinlikle şifa ile
sonuçlanmamasından dolayı, deontoloji bakımından tenkit edilemez (Tıbbi Deontoloji Tüzüğü
13. m).
Tedavi yöntemini seçme hakkı
Bir hastalığın tedavisinde aynı anda birden fazla tedavi yöntemi uygulanabilmekte ise, hekim
bunlardan dilediğini seçmeye özgürdür. Fakat uzun zamandan beri bilinen ve genel olarak
kabul edilmiş yöntemlere öncelik vermelidir. Tabip ve diş tabibi, sanat ve mesleğini
uygularken hiçbir etki ve baskıya kapılmaksızın vicdani ve mesleki görüşüne göre davranır.
Tabip uygulayacağı iyileştirme yöntemini saptamada serbesttir